“`html
T24 Haber Merkezi
Halk TV yazarı Fikret Bila, Suriye’deki mevcut durumun Türkiye’nin laik ve üniter yapısını tehdit eden PKK-YPG ve radikal İslamcı HTŞ yapılanmaları açısından tehlikeli bir hal aldığını ifade etti. Bila, bu iki grup tarafından oluşturulan tehdidin, Beşar Esad’ın muhtemel hâkimiyet kaybıyla birlikte Türkiye’nin güney sınırında ciddi bir risk oluşturacağı uyarısını yaptı.
Bila, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ülke politikalarında sona ermesiyle birlikte 53 yıl süren BAAS döneminin kapandığına dikkat çekti. Bu değişimi, ABD, İngiltere ve İsrail’in oluşturduğu Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası olarak değerlendirdi.
Esad sonrası dönemde Suriye’nin geleceğinde etkili olacak grupların, ABD destekli PKK-YPG ve radikal İslamcı HTŞ olduğunu belirten Bila, bu yapıların Türkiye için ileride önemli tehditler oluşturabileceği konusunda uyardı.
Bila ayrıca, PKK-YPG’nin esas hedefinin Türkiye, Irak, İran ve Suriye bölgesinden parçalar koparıp Büyük Kürdistan kurmak olduğunu vurguladı. Aynı şekilde, Şeriatçı HTŞ’nin de laik ve demokratik Türkiye’ye karşı bir duruş sergilediğini belirtti. Türkiye’nin güney sınırında hem PKK-YPG hem de radikal HTŞ’nin güç kazanması, Ankara açısından oldukça endişe verici bir durumu temsil ediyor.
Rusya ve İran’ın desteklediği Esad rejiminin zayıflamasının, ABD ve İsrail’in bölgede kendilerine tanımladıkları hedeflere ulaşmalarını kolaylaştırdığını belirten Bila, bu durumun uzun vadede İran ve Türkiye’yi de tehdit edebileceğini ileri sürdü.
Haberi tam okumak için buraya tıklayınız.
|
Suriye’de çatışmalar tırmanıyor; HTŞ grupları ilerlemeye devam ediyor İdlib ve Halep, Suriye’nin iki hayati kenti olarak biliniyor. Halep, savaş öncesi dönemde ülkenin ekonomik merkeziydi. Son zamanlarda, Halep ile Şam yönetimi arasında ilk kez 2016’dan itibaren muhalif gruplar ile çatışma yaşandı. Bu çatışmalar neticesinde HTŞ liderliğindeki gruplar Halep’te kontrol sağlamış bulunuyor. Mart 2020’de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde ateşkes ilan etmiş, iki ülkenin orduları burada ortak devriyeler gerçekleştireceklerini açıklamıştı. Halihazırda bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait oldukça fazla sayıda gözlem noktası yer alıyor. HTŞ, Hama’da da kontrolü ele geçirdi ve Humus’a doğru ilerlemeye başladı. HTŞ ve yerel isyancı grupların kontrolü altına aldığı Dera, 2011’deki ayaklanmanın başladığı sembol bir şehir olarak biliniyor.
Türkiye ve Rusya’dan ilk tepkiler Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova’nın silahlı grupların eylemlerini “Suriye’nin egemenliğine yönelik ihlal” olarak nitelendirdi. Peskov ayrıca, “Suriyeli yetkililerin bölgeye acilen düzen getirmesinin ve anayasal düzenin sağlanmasının önemine inanıyoruz” şeklinde bilgi verdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Halep’teki çatışmalarla ilgili önemli bir açıklama yaptı ve “İdlib’e yönelik son günlerde artan saldırıları” gündeme getirerek, “Süreçteki çatışmaların bölgedeki gerginliği olumsuz yönde artırma riskinin büyük önem taşıdığını” belirtti. Halep sonrasında Hama ve Humus’a doğru ilerlemeler Yerel kaynaklardan alınan bilgiler, HTŞ’nin Humus şehir merkezine girebilmesinin an meselesi olduğu yönünde. Eğer Suriye ordusu direnç göstermezse, HTŞ’nin kısa bir süre içinde kente hakim olacağı ifade ediliyor. “Astana sürecindeki sessizlik yeterince değerlendirilemedi” eleştirisi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İran’ın Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, Suriye’deki çatışmaların tırmanması sonrasında iki ülkenin işbirliğini vurguladılar. İran Dışişleri Bakanı, “Siyonist rejimin bu gerginlikteki rolünü göz ardı etmek büyük bir hata olur” derken, Fidan “Suriye’deki gelişmeleri bir dış müdahale ile açıklamak hatalı olacaktır” dedi. Fidan, Astana sürecinin sağladığı sessizlik ortamının, kalıcı bir siyasi çözüme ulaşmak için bir fırsat sunduğunu belirtti. ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın ortak açıklaması ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya, Suriye’deki çatışmalarla ilgili yaptıkları ortak açıklamada, “Gelişmeleri dikkatle izliyor ve yerinden edilmelere son verilmesi ve insani yardımların engellenmemesi için tüm taraflara gerginlikleri azaltma çağrısında bulunuyoruz” şeklinde ifadeler kullandı. Bölgedeki güç dengeleri Suriye, Rusya ve İran, HTŞ destekli grupların Halep üzerindeki kontrolünü kaybetme korkusu taşıyor. İlk çatışmalarda İranlı Devrim Muhafızları’nın önemli bir komutanının öldürüldüğü bildiriliyor. Şam yönetimi, Rusya tarafından desteklenen özel kuvvetleri bölgeye göndermiş durumda. Türkiye ve Suriye arasında normalleşme çabaları Yaşanan saldırılar, aynı zamanda Türkiye ile Suriye arasında normalleşme adımlarının hızlandığı bir dönemde gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşme isteğini sık sık dile getiriyor. Erdoğan, “Türkiye ile Suriye arasında terör yapılarının ortadan kaldırılması için görüşmek büyük önem arz ediyor” dedi. |
|
NAMIK DURUKAN YAZDI HTŞ ve bağlantılı grupların Şam’a 10 kilometre kadar yaklaştığı operasyondan notlar Hedefler arasında Dera ve Deyrizor’un da bulunduğu pek çok stratejik nokta kontrol altına alındı. Aynı zamanda Suriye ordusu, çeşitli cephelerde geri çekilmeye başladı ve HTŞ Humus’a doğru ilerliyor. HTŞ’nin Humus’a girmesi an meselesi; Mart itibarıyla, Suriye Milli Ordusu’nun Münbiç’e yönelik düzenlediği büyük sevkiyatlar dikkat çekiyor. HTŞ, aynı zamanda Hama’ya yaklaşırken pek çok yerleşim yerinin kontrolünü ele geçirdi. PYD/YPG güçleri, Fırat nehrinin batısındaki yerleri terk etmek zorunda kalıyor. Kuzeybatı Suriye’de yaşanan yoğun çatışmalar harita üzerinde büyük değişikliklere yol açıyor. Halep’te HTŞ liderliğindeki gruplar, şehir merkezine doğru ilerliyor ve Halep-Humus karayolunu kontrol etmeye almış durumda. Rus savaş uçakları Halep’in önemli bölgelerine saldırılar düzenliyor, HTŞ’nin desteklediği gruplar ise YPG’nin kontrolündeki bir havaalanına yönelik saldırı hazırlığında. Humus düşmüş durumda; Hizbullah güçleri Lübnan’a çekiliyor |
“`
